Özet: Tebliğ yapılmadan iadenin nedeni adres yetersizliği olduğundan, Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin ikinci fıkrası gereğince muhatabın mernis adresine normal yolla tebligat çıkartılıp iade halinde aynı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, adres yetersizliğinden iade edilen tebligat üzerine satış ilanının doğrudan borçlunun mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliği usule aykırıdır.

 T.C.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

 

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

 

ESAS NO             : 2021/8279

KARAR NO          : 2021/8944

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ       : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

TARİHİ  : 28/05/2021

NUMARASI         : 2021/1374-2021/1571

DAVACILAR         : Borçlular:

DAVALILAR         :Alacaklı:

 

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Yeliz Aziz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

 

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamlı icra takibinde; ipotek borçluları Abdullah Baltacı ve Mahperi Karakuş’un, sair fesih iddiaları ile birlikte, şikayetçilerden Abdullah Baltacı’ya yapılan satış ilanı tebligatının usulüne uygun olmadığını ileri sürerek, 11 Parsel, 15 Parsel – 1 bağımsız bölüm, 16 Parsel – 4 bağımsız bölüm, 17 Parsel – 5 bağımsız bölüm,  17 Parsel – 6 bağımsız bölüm, 29 Parsel – 3 bağımsız bölüm ve 166 Parsel – 5 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlara ilişkin ihalelerin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurdukları, İlk Derece Mahkemesi’nce, şikayetin reddi ile para cezasına hükmedildiği, karara karşı adı geçen şikayetçiler tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf taleplerinin esastan reddine karar verildiği, kararın şikayetçiler Abdullah Baltacı ve Mahperi Karakuş tarafından temyiz edildiği görülmektedir.

İİK’nun 134. maddesinin 2. fıkrasında; “İhalenin feshini, Borçlar Kanunu’nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere, yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin” isteyebileceği hususu düzenlendikten sonra, aynı fıkrada ayrıca “…talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi halinde para cezasına hükmolunamaz” hükmüne yer verilmiştir.

Şikayete konu Çorum 5. İcra Müdürlüğü’nün 2018/656 Esas sayılı icra takip dosyasında alacaklı banka tarafından, kredi sözleşmesinin asıl borçlusu Mikail Sarı ile ipotekli taşınmazların malikleri üçüncü kişiler Mahperi Karakuş ve Abdullah Baltacı ile dava dışı malikler aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığı, şikayetin ipotekli takip konusu taşınmazların tamamına ilişkin olduğu ve bu taşınmazların 15 Parsel – 1 bağımsız bölüm ve 17 Parsel – 5 bağımsız bölüm numaralı olanlarının malikinin şikayetçi Abdullah Baltacı,  16 Parsel – 4 bağımsız bölüm ve  17 Parsel – 6 bağımsız bölüm numaralı olanlarının malikinin ise şikayetçi Mahperi Karakuş olduğu, şikayetçilerin kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp, sadece asıl borçlu lehine taşınmazlarını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer aldıkları görülmektedir. Bu durumda şikayetçilerden Abdullah Baltacı’nın kendi maliki olduğu 15 Parsel – 1 bağımsız bölüm ve 17 Parsel – 5 bağımsız bölüm numaralı, Mahperi Karakuş’un ise yine kendi maliki olduğu 16 Parsel – 4 bağımsız bölüm ve  17 Parsel – 6 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlar yönünden işbu şikayette aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekir.

Buna göre mahkemece, şikayetçi ………….. yönünden ihalenin feshi isteminin, 11 Parsel, 15 Parsel – 1 bağımsız bölüm, 17 Parsel – 5 bağımsız bölüm, 29 Parsel – 3 bağımsız bölüm ve 166 Parsel – 5 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlar hakkında aktif husumet yokluğundan reddi ile para cezasına yer olmadığına,  16 Parsel – 4 bağımsız bölüm ve  17 Parsel – 6 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlar hakkında ise şikayetin esastan reddi ile söz konusu taşınmazların ihale bedelleri toplamının % 10’u oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, şikayetin tümden esastan reddi ve şikayete konu tüm taşınmazların ihale bedelleri üzerinden para cezasına hükmedilmesi yerinde bulunmamıştır.

Öte yandan; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.

Aynı Kanun’un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu 7201 sayılı Yasa’nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 sayılı Kanun’a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.

7201 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu ve tebligatın 21/2. maddeye göre yapılacağını tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir.

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır.

Somut olayda, şikayetçi ipotek borçlusu …….. çıkartılan satış ilanı tebligatının ilk olarak, “ Çorum Aydın Karo Merkez 19000 Çorum” adresine yapılmak istendiği, anılan tebligatın “adres belirtilmediğinden iade” şerhi ile 13.12.2018 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, daha sonra, 08.01.2019 tarihinde borçlunun mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; tebliğ yapılmadan iadenin nedeni adres yetersizliği olduğundan, Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin ikinci fıkrası gereğince muhatabın mernis adresine normal yolla tebligat çıkartılıp iade halinde aynı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, adres yetersizliğinden iade edilen tebligat üzerine satış ilanının doğrudan borçlunun mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliği usule aykırıdır.

İİK’nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir.

O halde, mahkemece şikayetçi ……… yönünden, satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle, adı geçenin maliki olduğu 15 Parsel – 1 bağımsız bölüm ve 17 Parsel – 5 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlara yönelik şikayetin kabulü ile ihalenin feshine, maliki olmadığı 11 Parsel, 16 Parsel – 4 bağımsız bölüm, 17 Parsel – 6 bağımsız bölüm, 29 Parsel – 3 bağımsız bölüm ve 166 Parsel – 5 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlara yönelik şikayetinin ise aktif husumet yokluğundan reddi ile para cezasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, istemin tümden reddi yönünde hüküm tesisi ve  istinaf  başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Şikayetçi ipotek borçluları ………… temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddesi uyarınca, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 28.5.2021 tarih ve 2021/1374 E. – 2021/1571 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Çorum İcra Hukuk Mahkemesi’nin 07.7.2020 tarih ve 2019/98 E. – 2020/255 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 14/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.